Sıtkı Şeremetli – Köşe Yazısı

Biz idealleri olan, Ülküsü olan insanlarız.
Biz çizgileri olan insanlarız.
Bu yüzden biz meselelere hak, adalet, Milli çıkarlar ve toplumsal menfaatler açısından bakarız, bakmalıyız…
Peki, yaşanan deprem afetine nasıl bakmalıyız?
Şöyle bakmalıyız diye düşünüyorum. 
Takdir-i İlahi!
Ölüm ve afet Allah'ın bilgi ve takdiri dışında olabilir mi?
Olamaz tabi ki…
Öyleyse buna inanıyoruz.
Kader var mı?
Var tabii…
Biz bu afet ile kaderimizi yaşıyoruz.
Peki, tüm bu acıları nasıl karşılamalıyız?
Tevekkülle, sabırla karşılamalıyız.
"Takdir-i ilahi" demeliyiz elbet.
***
Peki…
Yüce Yaradan tedbirli olmamızı emretmiş mi?
Etmiş…
Yaptığınız işe hile karıştırmayın demiş mi?
Demiş…
İslam’ın emirleri doğru.
Yanlış insanlarda.
Sen demirden çalarak, malzemeden çalarak, daha az maliyetle, daha çok para kazanmak amacı ile binalar yapmışsın.
Kul hakkı yemişsin…
İnsanların ölümüne neden olmuşsun.
Doğru mu?
Doğru…
Öyleyse sorun İslam'da değil İslam'ın emirlerine uymayan insanda.
***
Peki, ne yapmalıyız?
1-Allah’ın emri doğrultusunda hile yapılmayacak, kul hakkı yenmeyecek, kulun canına kıyılmayacak.
2-Adaletli olunacak. Hileyle, haram kazanç yolu ile insan canına kıyan insanlar bedel ödeyecek. 
Adalet mutlaka uygulanacak. Vebali olanlar hesap verecek.
***
Yani?
"Afet kaderdir" iddiası İslam’ın hükümlerine uyulmuyorsa yanlış.
"Afetin Kader ile ilgisi yok" ve demek de yanlış.
Kader diyerek hırsızlık, haksız kazanç yapmak yanlış.
Yaşanan afet karşısında kaderi ve Allah'ı inkâr da yanlış.
***
Yüce Yaradan dünyayı yaratmış.
Kâinatı yaratmış.
İnsanı yaratmış.
Bir yaradılış nizamı koymuş ve "Bu nizama uyun" demiş.
Uyulacak.
Uyulmazsa acı ve hüsran yaşanacak.
***
İslam'a Allah’ın emrine uy.
Doğru ol.
Dürüst ol.
Yeter!
Yani sorun İslam’da değil insanda.
İslam’ın, Kur’an’ın gereğini yerine getirirsek dünya ve yaşam çok güzel olur.